Ceza Hukuku

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR – TAKİPSİZLİK KARARI

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR - haddievite.info

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), diğer adıyla takipsizlik kararı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 172. maddesi uyarınca, yeterli şüpheyi destekleyen delil bulunmaması ya da kovuşturma olanağının (dava şartlarının) yokluğu nedeniyle kamu davası açılmamasına ilişkin Cumhuriyet savcısı kararını ifade eder. Bu karar, soruşturma evresini şüpheli yönünden sona erdirir; beraat değildir, fakat aynı fiilden yeniden soruşturma başlatılabilmesi kural olarak “yeni delil” şartına ve CMK 172/2–173 çerçevesindeki usule bağlıdır. Uygulamada KYOK – takipsizlik kararı, mağdur/suçtan zarar gören açısından itiraz edilebilir bir karardır (CMK 173); itiraz, sulh ceza hâkimliğince incelenir. Ayrıca “soruşturmaya yer olmadığına dair karar” ile KYOK farklı kurumlardır: ilki hiç soruşturma başlatmama, ikincisi başlatılan soruşturmayı yeterli şüphe oluşmadığı veya dava şartı eksikliği nedeniyle bitirme işlemidir. Bu yazıda KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR – TAKİPSİZLİK KARARI kavramı, verilme şartları, itiraz süreci, yeniden soruşturma imkânı, ek takipsizlik ve Yargıtay içtihatları eşliğinde ayrıntılı biçimde açıklanacaktır.

Makale İçeriği

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) Nedir?

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), halk arasında bilinen adıyla takipsizlik kararı, Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülen soruşturma sonunda verilen bir karardır. Bu karara göre, şüpheli hakkında kamu davası açılmasına gerek bulunmadığı sonucuna varılır.

CMK’nın 172. maddesi uyarınca savcı, soruşturma sonucunda yeterli şüpheyi doğuracak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâlinde KYOK kararı verir. Bu karar, ceza mahkemesinde dava açılmasını engeller ve soruşturmayı sonlandırır.

KYOK kararı, savcılığın topladığı delilleri değerlendirerek vardığı sonucun bir yansımasıdır. Bu karar şüphelinin beraati anlamına gelmez, yalnızca mevcut koşullarda kamu davası açılmasına gerek görülmediğini gösterir. Ayrıca, yeni delil elde edilmesi hâlinde dosya tekrar açılabilir.

Diğer yandan, soruşturmaya yer olmadığına dair karar ile KYOK kararı farklıdır. İlki, savcının gelen ihbar veya şikayetle ilgili soruşturma başlatmaya gerek görmediği durumları ifade ederken, KYOK kararı başlatılan soruşturma sonunda verilen ve dosyayı kapatan bir karardır.

Benzer Yazılar:

Yeterli Şüphe Elde Edilememesi Nedeniyle KYOK Kararı Verilmesi

Ceza muhakemesinde soruşturma evresi, çoğunlukla basit şüpheyle başlar. Cumhuriyet savcısı, ihbar veya şikâyet üzerine delil toplar ve bu delillerin suç işlendiğine dair yeterli şüphe oluşturup oluşturmadığını değerlendirir.

CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca, soruşturma sonunda elde edilen deliller yeterli şüphe oluşturuyorsa savcı iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aksi hâlde, yani deliller suç işlendiğini göstermeye yeterli değilse, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) verilir.

Yeterli şüphe, yalnızca soyut iddialara değil, akla, mantığa ve bilime uygun şekilde değerlendirilmiş somut delillere dayanmalıdır. Örneğin:

  • Görgü tanığı ifadeleri,
  • Kamera kayıtları,
  • Adli raporlar,
  • Maddi bulgular,

suçun işlendiğine işaret etmiyorsa savcı KYOK kararı verebilir.

Bu noktada, KYOK kararı denetime tabidir. Mağdur veya suçtan zarar gören kişi, bu karara karşı sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir (CMK 173). Hâkim, dosyada bulunan delilleri inceleyerek ya KYOK kararını onar ya da soruşturmanın genişletilmesine karar verebilir.

Kısacası, yeterli şüphe bulunmaması halinde verilen KYOK kararı, kamu davasının açılmasını engeller; fakat mağdura itiraz hakkı tanınarak kararın yargısal denetimi mümkün kılınmıştır.

Kovuşturma Olanağının Bulunmaması Nedeniyle KYOK Kararı Verilmesi

Bazı durumlarda, suç işlendiğine dair deliller bulunsa bile dava açılmasına engel teşkil eden muhakeme şartları nedeniyle savcı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) verebilir. Bu hâllere “kovuşturma olanağının bulunmaması” denir.

Başlıca sebepler şunlardır:

  • Şikâyet şartının gerçekleşmemesi: Takibi şikâyete bağlı suçlarda, mağdur şikâyet hakkını kullanmadığında kovuşturma imkânsız hale gelir. Aynı şekilde, soruşturma aşamasında şikâyetten vazgeçilirse de KYOK kararı verilir.
  • Dava zamanaşımının dolması: Suçun işlendiği tarihten itibaren kanunda öngörülen süre geçerse devletin cezalandırma yetkisi ortadan kalkar. Bu durumda savcı, dava açamayacağı için KYOK kararı verir.
  • Yaş küçüklüğü: Türk Ceza Kanunu’na göre 12 yaşından küçük çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Dolayısıyla bu kişiler hakkında KYOK kararı verilir.
  • Suçun affedilmesi: Genel af hâlinde devlet, cezalandırma hakkından vazgeçmiş olur ve yürüyen soruşturmalar KYOK ile kapatılır.
  • Şüphelinin ceza ehliyetinin olmaması: Akıl hastalığı veya benzeri nedenlerle kişinin işlediği fiilin hukuki anlamını kavrayamaması durumunda cezalandırma imkânı ortadan kalkar. Bu sebeple KYOK kararı verilir.

Sonuç olarak, kovuşturma olanağının yokluğu, ceza muhakemesinin yürütülemeyeceği ve kamu davası açılamayacağı anlamına gelir. Böyle durumlarda savcı, elde edilen deliller yeterli olsa bile dava şartı eksikliğinden dolayı dosyayı takipsizlikle sonuçlandırır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı (KYOK) Kim ve Nasıl Verir?

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı), soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı tarafından verilir. Savcının görevi, ihbar veya şikâyet üzerine olayla ilgili delilleri toplamak, şüphelinin suçla bağlantısını araştırmak ve elde edilen veriler ışığında kamu davası açılıp açılmayacağına karar vermektir.

Savcı, soruşturma sırasında:

  • Tanık ifadelerini,
  • Kamera görüntülerini,
  • Bilirkişi raporlarını,
  • Adli tıp raporlarını,
  • Diğer tüm delilleri

toplar ve değerlendirir. Eğer elde edilen deliller suç işlendiğini göstermeye yeterli değilse ya da kovuşturma şartları yoksa, şüpheli hakkında KYOK kararı verir.

Verilen KYOK kararı, suçtan zarar görene, müştekiye ve şüpheliye bildirilir. Kararda ayrıca:

  • İtiraz hakkı,
  • İtiraz süresi (2 hafta),
  • İtiraz mercii (sulh ceza hâkimliği)

açıkça yer almalıdır (CMK 172/1).

Bu sayede, savcının verdiği takipsizlik kararı yalnızca idari bir işlem olmaktan çıkıp, yargısal denetime açık bir karar haline gelir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara (KYOK) Karşı Nereye İtiraz Edilir? (CMK 173)

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı), mağdur veya suçtan zarar gören açısından bağlayıcı değildir; kanun koyucu, bu karara karşı itiraz yolunu öngörmüştür.

CMK’nın 173. maddesine göre, KYOK kararına karşı:

  • Kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde,
  • Kararı veren savcının görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğine
    itiraz edilebilir.

Örneğin, bir savcılık tarafından verilen takipsizlik kararı, aynı adliyede görev yapan sulh ceza hâkimliği önünde denetlenir.

İtiraz dilekçesinde, kamu davası açılmasını gerektiren somut olaylar, deliller ve hukuki gerekçeler ayrıntılı şekilde belirtilmelidir. Sulh ceza hâkimi, dosya üzerinden inceleme yapabileceği gibi, gerek görürse soruşturmanın genişletilmesine de karar verebilir.

Böylece, KYOK kararı yalnızca savcının takdirine bırakılmamış, yargısal denetime açık hale getirilmiştir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara (Takipsizlik Kararına) İtirazın Sonuçları

KYOK kararına karşı yapılan itiraz, sulh ceza hâkimliği tarafından incelenir. Hâkim, dosya üzerinden mevcut evrakı değerlendirebileceği gibi, gerekli görürse soruşturmanın genişletilmesine de karar verebilir.

İtirazın olası sonuçları şunlardır:

  • İtirazın reddi: Hâkim, dosyadaki delillerin kamu davası açılması için yeterli olmadığını tespit ederse itirazı reddeder. Bu durumda KYOK kararı kesinleşir.
  • İtirazın kabulü: Eğer dosyada kamu davası açılmasını gerektirecek yeterli delil bulunduğu sonucuna varılırsa, hâkim KYOK kararını kaldırır. Bu durumda Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek kamu davası açmak zorundadır.
  • Soruşturmanın genişletilmesi: Hâkim, mevcut delillerin yetersiz olduğu ancak soruşturmanın daha ayrıntılı yapılması gerektiği kanaatine varırsa, savcılıktan eksik hususların tamamlanmasını ister. Savcılık bu delilleri topladıktan sonra dosya yeniden hâkim önüne gelir ve nihai karar verilir.

Bazı hallerde ise, savcının kamu davası açma konusunda takdir yetkisi bulunabilir. Örneğin, kamu davasının açılmasının ertelenmesi (CMK 171) gibi durumlarda hâkim yalnızca takdir hakkının doğru kullanılıp kullanılmadığını denetler; savcının dava açmaya zorlanması söz konusu değildir.

Sonuç olarak, itiraz süreci, mağdura etkin bir denetim mekanizması sağlar. Ancak itirazın reddi halinde KYOK kesinleşir ve ancak yeni delil ortaya çıkması durumunda yeniden soruşturma açılabilir.

KYOK (Takipsizlik) Kesinleştikten Sonra Yeniden Soruşturma Başlatılması Mümkün mü?

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı), itiraz edilmezse kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde kesinleşir. Eğer itiraz edilmiş ve sulh ceza hâkimliği tarafından reddedilmişse, bu durumda da karar kesinleşmiş olur.

Kesinleşen KYOK kararından sonra, savcılık kendiliğinden yeniden kamu davası açamaz. Ancak iki durumda yeniden soruşturma yapılabilir:

  • Yeni delil ortaya çıkması (CMK 172/2): Daha önce dosyada olmayan, ya da dosyada bulunmasına rağmen savcılıkça değerlendirilmeyen ve suçun işlendiğini kuvvetle gösteren delillerin ortaya çıkması halinde, yeniden soruşturma açılabilir.
  • Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları (CMK 172/3): Etkin soruşturma yapılmadığı veya adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde hak ihlali tespit edilirse, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru üzerine yeniden soruşturma başlatılabilir.

Bunun dışında, kesinleşmiş bir KYOK kararı kesin hüküm niteliğinde olmasa da, şüpheli açısından önemli bir hukuki güvence sağlar. Böylece kişi, aynı fiilden dolayı sürekli olarak yeni soruşturma tehdidi altında kalmaz.

Savcılığın Takipsizlik Kararından Sonra Yeniden Soruşturma Yapabilmesi ve Yeni Delil Kavramı

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) verildikten sonra aynı fiil hakkında yeniden soruşturma açılabilmesi, “yeni delil” şartına bağlıdır. Bu husus, CMK’nın 172/2. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Yeni delil kavramından anlaşılması gereken, karar verilmeden önce dosyada mevcut olmayan veya mevcut olsa bile savcılık tarafından incelenmemiş, değerlendirilmemiş olan ve tek başına ya da diğer delillerle birlikte suçun işlendiğini kuvvetle ispatlayabilecek nitelikte olan bulgulardır.

Örneğin:

  • Daha önce ulaşılamayan kamera kayıtlarının bulunması,
  • Yeni bir tanığın ortaya çıkması,
  • Dosyada yer aldığı halde gözden kaçırılan bir bilirkişi raporu,
  • Sanığın telefon kayıtları veya dijital verilerinin incelenmesiyle elde edilen yeni bulgular,

“yeni delil” sayılabilir.

Buna karşılık, önceden incelenmiş ve değerlendirilmiş delillerin tekrar sunulması yeni delil olarak kabul edilmez.

Savcılığın yeniden soruşturma yapabilmesi için yalnızca yeni delilin ortaya çıkması yeterli değildir; aynı zamanda sulh ceza hâkimliğinden karar alınması gerekir. Bu, şüphelinin keyfi biçimde tekrar tekrar soruşturmaya maruz kalmasını engelleyen bir güvence niteliğindedir.

Sonuç olarak, KYOK kararı sonrası yeniden soruşturma, sadece gerçekten kuvvetli ve yeni deliller ile mümkün olabilir. Bu düzenleme, hem hukuk güvenliği hem de adil yargılanma hakkı açısından büyük önem taşır.

Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (Ek Takipsizlik Kararı) Nedir?

Soruşturma dosyalarında, birden fazla suç isnadı aynı anda araştırılabilir. Cumhuriyet savcısı, her bir suç bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapmak zorundadır. Eğer bazı suçlar açısından yeterli delil varsa iddianame düzenlenip kamu davası açılır, ancak diğer suçlar yönünden deliller yetersizse veya kovuşturma şartları yoksa, savcılık o kısımlar için ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (ek takipsizlik kararı) verir.

Örnek:
Bir kişi hakkında hakaret, tehdit ve mala zarar verme suçlarından soruşturma başlatıldığını düşünelim. Tanık beyanları yalnızca hakaret ve tehdidi destekliyorsa, bu suçlardan dava açılır; fakat mala zarar verme yönünden delil yoksa, bu kısım için ek KYOK kararı düzenlenir.

Ek takipsizlik kararı, yalnızca ilgili suç yönünden soruşturmayı kapatır. Diğer suçlarla ilgili dava süreci normal şekilde devam eder.

Ek KYOK kararına karşı da mağdur veya müşteki, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.

Bu uygulama, aynı dosyada hem iddianame hem de KYOK kararının birlikte bulunabilmesine imkân tanır. Böylece, delili güçlü suçlar yargıya taşınırken, delili yetersiz olanlar için gereksiz dava açılması önlenmiş olur.

Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) kesinleştikten sonra olağan itiraz yolları tükenmiş olur. Bu aşamadan sonra bireylerin başvurabileceği yollar şunlardır:

  • Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru:
    KYOK kararıyla birlikte mağdur, etkin soruşturma yapılmadığını veya temel haklarının ihlal edildiğini düşünüyorsa, tüm iç hukuk yollarını tükettikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilir. Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verirse, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde yeniden soruşturma açılması talep edilebilir.
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru:
    Eğer Anayasa Mahkemesi başvurusu da olumsuz sonuçlanırsa, mağdur AİHM’e bireysel başvuruda bulunabilir. AİHM, adil yargılanma hakkı, etkin soruşturma hakkı veya diğer temel hakların ihlal edildiğine hükmederse, yine Türkiye’de yeniden soruşturma açılmasının yolu açılır.

Bu mekanizma sayesinde, KYOK kararlarının yalnızca iç hukukla sınırlı kalmayıp, uluslararası yargı denetimine de tabi olduğu görülmektedir. Ancak savcılık, AYM veya AİHM kararı üzerine kendiliğinden dosyayı açmaz; ilgili kişinin 3 ay içinde talepte bulunması gerekir.

Takipsizlik Kararı Yargıtay Kararları

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) uygulamada birçok uyuşmazlığa konu olmuş ve Yargıtay içtihatlarıyla şekillenmiştir. Yargıtay kararları, hem savcılığın yetkilerini hem de KYOK’un sonuçlarını açıklığa kavuşturmaktadır.

Öne çıkan ilkelerden bazıları şunlardır:

  • Başsavcının iade yetkisi yoktur: Yargıtay, Cumhuriyet Başsavcısının, bir savcı tarafından verilen KYOK kararını iade ederek iddianame düzenlenmesini isteyemeyeceğini vurgulamıştır. Çünkü KYOK, adli nitelikte bir karardır ve yalnızca itiraz yoluyla denetlenebilir.
  • Kesinleşen KYOK kararı yeni delil olmadan kaldırılamaz: Yargıtay, KYOK kesinleştikten sonra aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için mutlaka yeni delil bulunması gerektiğini kabul etmektedir. Aksi halde kişi sürekli soruşturma tehdidi altında bırakılmış olur ki bu, hukuki güvenliğe aykırıdır.
  • Eksik soruşturma ile KYOK verilemez: Savcılık, soruşturmayı yüzeysel veya yetersiz yaparak KYOK kararı veremez. Yargıtay, delillerin eksiksiz toplanması gerektiğini, aksi halde kararın hukuka aykırı olacağını belirtmiştir.
  • Ceza kararlarının hukuk yargılamasına etkisi: Yargıtay, KYOK kararlarının kesin hüküm teşkil etmediğini ancak somut olayların ve maddi olguların hukuk mahkemesinde dikkate alınabileceğini ifade etmiştir.
  • Aynı fiilden hem KYOK hem iddianame verilemez: Eğer aynı olay için hem KYOK hem de iddianame düzenlenmişse, hatalı olan kararın hukuki değeri olmayacaktır. Yargıtay, bu tür durumlarda yalnızca usule uygun olan kararın geçerli sayılacağını vurgulamıştır.

Sonuç olarak, Yargıtay kararları ışığında KYOK kararları hukuken sıradan bir idari işlem değil, bireylerin temel haklarını doğrudan etkileyen önemli yargısal nitelikte işlemler olarak kabul edilmektedir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın Hukuk Mahkemesine Etkisi

Ceza yargılamasında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı), doğrudan hukuk mahkemelerinde açılan davaları bağlamaz. Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca, hukuk hakimi kusurun varlığı, zararın miktarı veya illiyet bağı gibi konularda ceza yargılamasında verilen kararla bağlı değildir.

Ancak KYOK kararları, soruşturma sırasında toplanan maddi vakıalar bakımından hukuk yargılamasına etkili olabilir. Özellikle şu hususlar önemlidir:

  • Ceza soruşturması kapsamında yapılan araştırmalar, bilirkişi raporları veya adli tıp raporları hukuk davasında delil olarak kullanılabilir.
  • Hukuk hakimi, ceza yargılamasında kesin olarak tespit edilen olayları dikkate alabilir; fakat kusur oranı veya tazminat miktarı konusunda bağımsız değerlendirme yapar.
  • KYOK kararları kesin hüküm niteliğinde değildir, ancak fiilin gerçekleşme biçimi gibi maddi olguların tespitinde hukuk mahkemesine yol gösterebilir.

Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, hukuk mahkemesi ceza yargılamasında verilen beraat kararına bağlı olmadığı gibi, KYOK kararına da bağlı değildir. Bununla birlikte, ceza dosyasında yer alan deliller, hukuk davasında taraflarca kullanılabilir ve hakimin kanaatini güçlendirebilir.

Savcılığın KYOK Kararına Karşı Soruşturmanın Genişletilmesi Talebi

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) verildikten sonra, bu karara karşı yapılan itiraz üzerine sulh ceza hâkimliği dosyayı inceler. Hâkim, mevcut delillerin yeterli olmadığını ancak soruşturmanın daha kapsamlı yapılması gerektiğini görürse, soruşturmanın genişletilmesine karar verebilir.

Bu durumda sulh ceza hâkimliği, hangi delillerin toplanması veya hangi işlemlerin yapılması gerektiğini açıkça belirterek dosyayı Cumhuriyet savcılığına gönderir. Savcılık belirtilen eksiklikleri tamamladıktan sonra dosya tekrar hâkimin önüne gelir ve itiraz yeniden değerlendirilir.

Örneğin;

  • Kamera kayıtlarının toplanmamış olması,
  • Tanıkların dinlenmemesi,
  • Telefon veya dijital verilerin incelenmemesi

gibi eksiklikler hâkim tarafından tespit edilirse, soruşturmanın genişletilmesi istenir.

Bu uygulama, soruşturmanın yüzeysel veya yetersiz kalmasını engelleyerek maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını amaçlar. Aynı zamanda mağdurun adil yargılanma hakkını güçlendirir.

Sulh Ceza Hakimliğinden Karar Alınmadan Dava Açılmaması Zorunluluğu

CMK’nın 172/2. maddesi, “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz” hükmünü içerir.

Bu düzenleme, savcılığın takipsizlik kararı verdikten sonra kendiliğinden tekrar iddianame düzenleyemeyeceğini ortaya koyar. Yani yeni bir delil bulunsa bile, mutlaka sulh ceza hâkimliğinden bu konuda izin niteliğinde bir karar alınmalıdır.

Amaç; şüphelinin sürekli aynı fiil nedeniyle yeniden soruşturma baskısı altında kalmamasını sağlamak ve hukuk güvenliğini korumaktır.

Yargıtay da bu konuda istikrarlı bir içtihat geliştirmiştir. Eğer sulh ceza hâkimliğinden böyle bir karar alınmadan dava açılırsa, bu dava usul yönünden hukuka aykırı sayılır ve bozma sebebi olur.

Sonuç olarak; KYOK sonrası yeni delil bulunsa dahi, dava açılabilmesi için sulh ceza hâkimliğinin onayı şarttır.

Yeterli Suç Şüphesi Oluşturan Yeni Delil Olmadıkça Takipsizlik Kararı Kaldırılamaz

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) kesinleştikten sonra aynı fiil hakkında yeniden soruşturma açılabilmesi için mutlaka yeni delil elde edilmesi gerekir. Bu şart, CMK’nın 172/2. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Yeni delil bulunmadıkça, savcılık aynı dosyayı tekrar açamaz ve kamu davası açmak için iddianame düzenleyemez. Buradaki amaç, şüphelinin sürekli soruşturma tehdidi altında kalmasını engelleyerek hukuki güvenlik sağlamaktır.

Yargıtay kararlarında da bu husus defalarca vurgulanmıştır. Şüpheli hakkında daha önce KYOK verilmişse, yeniden soruşturma açılabilmesi için:

  • Yeni tanık beyanları,
  • Önceden elde edilemeyen teknik deliller (ör. HTS kayıtları, kamera görüntüleri),
  • Daha önce dosyada bulunmasına rağmen değerlendirilmemiş önemli belgeler

gibi, suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe oluşturan somut deliller gerekir.

Eğer bu tür yeni deliller yoksa, KYOK kararı kaldırılamaz ve kişi aynı fiilden dolayı yeniden yargılama tehdidi altında bırakılamaz.

Dosyada Bulunup Savcı Tarafından Değerlendirilmeyen Delil de Yeni Delildir

Yeni delil kavramı yalnızca sonradan ortaya çıkan bulguları değil, aynı zamanda soruşturma dosyasında mevcut olup da savcı tarafından incelenmeyen veya değerlendirmeye tabi tutulmayan delilleri de kapsar. Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve daire kararlarında açıkça belirtilmiştir.

Örneğin;

  • Dosyada yer alan fakat ayrıntılı analiz yapılmayan HTS kayıtları,
  • Kamera görüntülerinin eksik incelenmesi,
  • Bilirkişi raporunun gözden kaçırılması,

daha sonra yeniden ele alındığında “yeni delil” niteliğinde kabul edilebilir.

Ancak bu delillerin gerçekten yeni delil sayılabilmesi için, tek başına veya diğer delillerle birlikte suçun işlendiğini kuvvetle ispatlayabilecek güçte olması gerekir. Yani yalnızca dosyada unutulmuş bir belgeyi tekrar gündeme getirmek yeterli değildir; bu belgenin KYOK kararının dayanağını ortadan kaldıracak nitelikte olması şarttır.

Bu yaklaşım, şüphelinin hukuki güvenliğini korurken, aynı zamanda mağdurun adalet arayışına da imkân tanır. Böylece hem “kesin hüküm etkisine benzer” güvence sağlanır hem de gerçekten ortaya çıkan yeni bulguların davaya taşınabilmesinin önü açılır.

KYOK Sonrası Yeni Delil Kavramı ve KYOK’un Kaldırılması

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı) verildikten sonra aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için yeni delil şartı aranır. Bu husus CMK’nın 172/2. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Yeni delil kavramı, şu durumları kapsar:

  • Karar verilmeden önce var olan fakat ele geçirilemeyen deliller,
  • Dosyada yer aldığı halde savcılıkça görülmeyen veya değerlendirilmemiş olan deliller,
  • Ortaya çıkan ve tek başına veya diğer bulgularla birlikte suç işlendiğini kuvvetle gösteren nitelikteki deliller.

Bu delilin yalnızca mevcut olması yeterli değildir; kamu davası açmaya yetecek kadar güçlü ve elverişli olması gerekir. Örneğin; sanığın olay yerinde bulunduğunu gösteren yeni kamera kayıtları veya ayrıntılı teknik raporlar KYOK kararını ortadan kaldırabilir.

Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, KYOK kararına itiraz edilmiş ve itiraz reddedilmişse, yeni delil bulunsa dahi savcılık kendiliğinden iddianame düzenleyemez. Bu durumda, daha önce itirazı inceleyen merciin kamu davası açılması yönünde karar vermesi gerekir.

Bu sistem, bir yandan şüpheliyi sürekli yeniden soruşturma tehdidi altında kalmaktan korurken, diğer yandan mağdurun yeni delillerle adalet arayışına devam edebilmesini sağlar.

KYOK Kararının Niteliği ve Kesin Hüküm Etkisi

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı), Cumhuriyet savcısı tarafından verilen ve soruşturmayı sona erdiren bir karardır. Bu karar, bir mahkeme hükmü olmamakla birlikte, sonuçları itibarıyla sıradan bir idari işlemden farklıdır; adli nitelikte kabul edilir.

KYOK kararı, kesinleştiğinde şüpheli açısından hukuki güvence sağlar. Çünkü aynı fiil nedeniyle yeni delil bulunmadıkça tekrar soruşturma açılamaz. Bu yönüyle KYOK, kesin hükme benzer bir etki doğurur.

Ancak KYOK, tam anlamıyla kesin hüküm değildir. Çünkü yeni delillerin ortaya çıkması, Anayasa Mahkemesi veya AİHM’in etkin soruşturma yapılmadığını tespit etmesi gibi durumlarda karar kaldırılarak yeniden soruşturma yapılabilir.

Özetle:

  • Kesin hüküm etkisine benzerlik: KYOK, şüpheliyi sürekli soruşturma tehdidi altında kalmaktan korur.
  • Kesin hükümden farkı: Yeni delil ortaya çıktığında veya üst yargı mercilerinin hak ihlali tespiti halinde kaldırılabilir.
  • Yargısal denetim: KYOK kararı, itiraz üzerine sulh ceza hâkimliği tarafından incelenir ve bu yönüyle yargısal denetimden geçer.

Dolayısıyla KYOK kararları, ceza muhakemesi sisteminde hem şüphelinin haklarını koruyan hem de mağdura itiraz imkânı tanıyan bir mekanizma olarak önemli bir işlev görür.

Başsavcının KYOK Kararını İade Yetkisi

Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik kararı), tek başına geçerli olup, ayrıca Cumhuriyet Başsavcısının onayına ihtiyaç duymaz. Ancak uygulamada, dosya üzerinde yapılan görüldü işlemleri sırasında başsavcı, gerekçeleriyle birlikte dosyayı ilgili savcıya iade edebilir. Bu iade, hukuken KYOK kararının kesinleşmiş sayılmadığı aşamalarda geçerli kabul edilir.

Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, başsavcı KYOK kararını kaldırma yetkisine sahip değildir. Sadece dosyanın yeniden değerlendirilmesi için geri gönderme işlemi yapılabilir. KYOK kararı usulüne uygun şekilde düzenlenmiş ve taraflara tebliğ edilmişse, bu karar artık yalnızca itiraz yolu ile denetlenebilir.

Aynı Fiilden Dolayı Kovuşturmaya Yer Olmadığı ve İddianame Düzenlenmesi Kararı

Bir olay hakkında hem KYOK kararı hem de iddianame düzenlenmesi hukuken mümkün değildir. Çünkü aynı fiilden dolayı aynı anda hem kamu davası açılması hem de kovuşturma yapılmaması kararı verilmesi çelişki doğurur.

Yargıtay uygulamalarına göre, böyle bir durumda usule uygun olan karar geçerli kabul edilir, diğeri hukuki değer taşımaz. Burada önemli olan husus, “fiil” kavramının doğru belirlenmesidir. Ceza muhakemesi anlamındaki fiil, olayın tümünü ifade eder; maddi ceza hukukundaki tek fiilden daha geniş bir kapsama sahiptir.

Dolayısıyla, aynı olayın farklı nitelendirmelerle hem KYOK’a hem de iddianameye konu edilmesi halinde, çelişkili kararların önüne geçilmesi için usule uygun olan iddianame veya KYOK kararı dikkate alınır.

Eksik Soruşturma Yapılarak Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı Verilmesi

Cumhuriyet savcısı, soruşturmanın asıl yetkilisidir. Ancak savcı, soruşturmayı yüzeysel yapamaz; tüm delilleri toplamak ve maddi gerçeği araştırmakla yükümlüdür.

Eğer deliller toplanmadan, kamera kayıtları incelenmeden, tanıklar dinlenmeden KYOK kararı verilirse, bu karar hukuka aykırı olur. Sulh ceza hâkimliği, itiraz üzerine bu eksikliği tespit ettiğinde KYOK kararını kaldırabilir ve soruşturmanın genişletilmesine karar verebilir.

Yargıtay da defalarca, eksik soruşturma ile verilen KYOK kararlarının hukuka aykırı olduğunu, bu durumda yeni bir soruşturma yapılması gerektiğini vurgulamıştır.

DAVAYI VE CEZAYI DÜŞÜREN NEDENLER

Bir suçun işlenmesi ile Devlet ve suçun faili arasında cezai mahiyette hukuki bir ilişki doğar. Suçun işlenmesi ile başlayan bu hukuki ilişki bazen infazla sonuçlanırken bazen ise suç teşkil eden fiilin dışında kalan nedenlerden dolayı kesilir. Bu durumda, usul ilişkisi başlamış olsa dahi hukuki ilişki kesilir ve kamu davası düşer.( Sulhi DÖNMEZER/Sahir ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım, C. III, 12. Baskı, İstanbul 1997, s. 185.)

Bu şekilde hukuki ilişkiyi kesen suç teşkil eden fiilin dışında kalan nedenlere örnek verecek olursak; şüphelinin ölümü, af,zamanaşımı ve şikayetten vazgeçme örnek verilebilir.Bu gibi durumlarda hukuki ilişkinin kesilmesi nedeniyle savcılık kurumu tarafından soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilecektir.

CUMHURİYET SAVCISININ TAKDİR YETKİSİNİ KULLANMASI

Cumhuriyet savcısına tanınmış olan takdir yetkisi, kanunda sınırları belirlenmiş hallerde kamu davasının açılması için koşullar sağlansa yani yeterli şüphe doğuracak delile ulaşılsa dahi Cumhuriyet savcısının dava açıp açmama konusunda takdir yetkisine sahip kılınmasıdır.( ÖZEN, “Kamu Davası Açma Konusunda Benimsenen İlkeler, Cumhuriyet Savcısının Takdir Yetkisi ve İddianamenin İadesi”, s. 20)

CMK 171 maddesine göre,

“Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.” Hükmü yer almaktadır.

Bahse konu kanun hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısnın etkin pişmanlık ve şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi üzerine bu hakkın kanundan doğan bir hak olması nedenyle, verilen karara karşı itiraz edilememektedir.

Ancak aynı maddenin 6. fıkrası nedeniyle,

a) Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar,

b) Kamu görevlisi tarafından görevi sebebiyle veya kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar ile asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar,

c) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar,

hakkında uygulanmaz.”

KAMU DAVASININ AÇILMASININ ERTELENMESİ

Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi neticesinde her ne kadar iddianame düzenlemek için yeterli şüpheye ulaşmışsada kovuşturmanın başlamasında herhangi bir hukuki yarar görmeyerek iddianame düzenlemekten vazgeçebilmektedir. Savcılık kurumunun takdirine bırakılan bu durum CMK madde 171/2-3’de görülen tüm koşulların birlikt egerçekleşmesine bağlıdır.

CMK madde 171/2-3 hükmüne göre;

“ (2)Uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir.Suçtan zarar gören veya şüpheli, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir.

(3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için;

a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,

b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,

c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,

d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı ve Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARININ BİLDİRİLMESİ

CMK 172. Maddesine göre;

Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre soruşturma evresi sonunda savcılık kurumu tarafından verilen kovuşturmaya dair yer olmadığı kararı şüpheliye bildirildiği gibi katılan suçtan zarar görene de bildirilmektedir. Bu bildirimin yapılabilmesi için suçtan zarar gören kişinin ihbar ve şikayette bulunması gerekmemektedir.

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARININA İTİRAZ (KOVUŞTURMA DAVASI)

CMK madde 173 hükmüne göre savcılık kurumu tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilebilmektedir.

Cumhuriyet savcısının kararına itiraz başlıklı CMK madde 173;

“1-Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.

2-İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.

3-Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.

4-Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.

5-Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.

6-İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Anılan kanun hükmüne göre savcılık kurumu tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın suçtan zarar görene tebliğinden itibararen, suçtan zarar gören 15 gün içinde bu karara karşı itiraz edebilecektir. Ancak verilen karar Cumhuriyer Savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullanarak vermiş olduğu bir karar niteliğinde ise bu karara karşı itiraz yolu açık değildir.

Suçtan zarar gören itirazını, bahse konu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı görevi çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine yapması gerekmektedir.

Sulh Ceza Hakimliğine verilecek olan dilekçede kamu davasının hangi nedenlerle açılması gerektiğine değinilmesi gerektiği gibi bu nedenler olaylar ile somutlaştırılmalı ve ardından imzalanmalıdır.

İTİRAZIN GÖRÜLMESİ

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı yapılan itiraz ile Sulh Ceza Hakimi usuli incelemenin ardından esasına geçerek bir karar vermektedir. Yapılan incelemeler dosya üzerinden yapılmakta, bu aşamada duruşma yapılmamatadır. Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir (CMK 173/3)

Sulh Ceza Hakimi itirazın esasına sair incelemesinin ardından,

  • Kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
  • İstemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.

Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen bu kararlara karşı herhangi bir kanun yolu bulunmamaktadır. Bununla beraber CMK madde 172/2 ;

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” Şeklindedir. Bu nedenle kavuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz yoluna gidilmesinin ardından Sulh Ceza Hakimi tarafından istemin reddedilmesi halinde aynı konu için yeniden kamu davası açılma olasılığı kalmamaktadır.

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR SONRASI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

CMK madde 141/1-e hükmüne göre;

Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını devletten isteyebilirler.”

Her ne kadar yakalanma ve tutuklanma kararı hukuka uygun olsa dahi, kişiler soruşturma sürecinin sonunda haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi ile tazminat davası açma hakkı elde etmektedirler. Ancak CMK madde 141/2 hükmüne göre kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kişiye tebliğ edilirken bu tazminat hakkınında kendisine bildirilmesi gerekmektedir.

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR ANAYASA MAHKEMESİNE VE AİHM’E BİREYSEL BAŞVURU

Anayasa’nın 148. Maddesi;

Herkes anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” Hükmü yer almaktadır.

Bahse konu kanun hükmü uyarınca savcılık kurumu tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ardından olapan kanun yollarından olan itiraz yolu ile sulh ceza hakimliğine itiraz etmiş olan suçtan zarar gören, sulh ceza hakimliğinin red kararı sonrasında haklarının ihlal edildiği iddiası ile bu red kararını öğrendiği tarihten itibare 30 gün içinde anayasa mahkemesine başvurabilecektir.

Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun reddedilmesi halinde ise, haklarının halen ihlal edildiğini düşünen kişi kararı öğrendiği tarihten itibaren 4 ay içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunabilecektir.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ne demek ?

Soruşturma evresi sonucunda savcının yeterli delil bulamaması veya kovuşturma imkanının olmaması hallerinde verilen karardır.

Takipsizlik kararı ne kadar sürer

Soruşturma evresinin sonucunda verilen bir karar olduğundan süre verilemez.

KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR – TAKİPSİZLİK KARARI” Makalemize 6 Yorum Yapıldı:

  1. Hakan taze dedi ki:

    kovuşturmaya yer bulunamamıştır diye celp geldi fakat duruşma günü vermişler 28 02 2023 bunedemek anlıyamadım kamu davası diyor

  2. Mağdur dedi ki:

    merhaba, basit yaralama suçu ile bir soruşturmaya dahil oldum ancak olay yerinde dahi yoktum ve kamera kaydı var. hakkımda derhal kyok verildi ancak soruşturmada şüpheli olarak daha bulunmaktan rahatsızlık duydum. kyok kararına itiraz edebilir miyim? bunun tüm arşivlerde silinmesini talep edebilir miyim? iyi çalışmalar.

    1. MURAT ÜNLÜ dedi ki:

      Hakkında KYOK verilmiş daha ne istiyorsun. Kyok verildiyse zaten hakkında bir adli sicil oluşmaz

  3. Cahit dedi ki:

    slm kovuşturma reddedildi buna yapılabilecek bı işlem varmı

  4. Cem Uysal dedi ki:

    KYOK kararını Sulh Cezaya itiraz etmemiz durumunda Sulh Ceza reddediyor ve mahkeme masrafı istiyor. Bu yasal ve doğru bir uygulama mıdır?

    1. Av. Fatih Tahancı dedi ki:

      Merhaba,
      Detaylı danışma hizmetimiz ücretlidir.
      Mesai saatleri içerisinde 0 312 220 36 30 arayarak danışma hizmeti alabilirsiniz.
      Saygılarımızla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir